14 Mayıs 2012 Pazartesi

MATEMATİKLE İLGİLİ MAKALELER...
Matematik dünyası, en az evrenin kendisi kadar geniş ve çeşitlilik taşıyan özel bir dünyadır. Çeşitlilik ve tür bakımından bu kadar geniş olan bir dünyanın, pek tabiki uzmanları da araştırmacıları da birbirinden farklı ve çeşitlilik göstermesi beklenen bir sonuçtur. Yani Sanılanın aksine matematikçiler tek tip bir varlık değildirler. Onlar da kendi aralarında birkaç farklı türe ayrılmaktadırlar. 
Sanılanın aksine matematikçiler tek tip bir varlık değildirler. Onlar da kendi aralarında birkaç farklı türe ayrılmaktadırlar. Bir kısım matematikçi guruhu- Onlara kendi aramızda teoriciler diyebiliriz- yanlızca matematiksel çalışmalarla ilgilirler. Onlar zamanlarının çoğunu teorileri incelemekle ve kendilerince teoriler geliştirmeye çalışmakla geçirirler. Diğer bir matematikçi türü ise akademisyen matematikçilerdir. Bu gurup matematikle ilgilenenlerin büyük çoğunluğunu oluştururlar. Bunlar tabiri caizse daha çok matematiğin dedikodusunu yapan kişlerdir. Hemen her seviyedeki, öğretmen, öğretim görevlisi ya da akademsyenlerden oluşan bu kesim ağırlıklı olarak mateamtik dersi anlatmakla görevlendirilmişlerdir. 

En son kalan grup ise matematik hakkında çalışma yapan azınlıktaki mateamtikçilerdir. Bu grubu diğerlerinden ayıran en büyük özellik ise matematiğin kendisinden ziyade onun bir nevi felsefesiyle ilgilenmeyi tercih etmiş olmalarıdır. 

İlk iki grubun motivasyonları hakkında az çok birşeyler mümkün olabilmektedir. Bir kısmı görevi olarak matematikle ilgilenirken bir kısımı da şan şöhret ya da bilinmeyeni karşı duyulan ilgiden kaynaklanan bir içgüdüyle matematikle ilgileniyor olabilmketedirler. Peki ya mateamtik hakkında çalışanların motivasyonları ne olabilir acaba? Bir başka deyişle bir kişi niye matematik hakkında çalışma yapmak istiyor olabilir ki?
Öncelikle göz önüne alınması gerekn en önemli husus “matematik çalışmak” ya da “matematik yapmak”la matematik hakkında çalışmak yapı olarak iki ayrı yapıyı oluşturmaktadır. İlk ikisinde bir mateamtikçi bir şekilde matematik işlemler ve sistemler hakkında bir çalışmanın içinde olabilmektedirler. Çünkü onlar bu işi yaparken matematiği gene matematikçiler için anlatmaya yönelik bir çalışma içinde olurlar.

Oysa matematik hakkında çalışma yapanlar ise matematiği sadece matematikçiler için değil, diğer insanlar için de yazmaya önem verirler. Nitekim matematiğin en önemli ve en özel yapısı (bizimde matematikçe dediğimiz) kendine özgü olan bir dille yazılıp okunmasıdır. Bu haliyle matematik yazıları sadece bir kesimin anlayabileceği bir özel beste gibidir. Bu besteden seslendirilen şarkılar da sadece belli kesim tarafından anlaşılıp zevkle dinlenebilir. Oysa mateamtik hakkında yazılan yazılar ise daha ananim bir dille yazılırlar. Bu dille bestelenen şarkılar daha çok kişi tarafından anlaşılır ve zevkle dinlenebilir. Aslında şöyle bir benzetme yaparsak oldukça uygun bir anlatım yapmış oluruz: matematik yazıları, daha çok “sanat sanat içindir” temeline dayanır. Matematik hakkında yazmak ise “sanat halk içindir” felsefesini temel alır.
Matematik Penceresinden İnkarın Zorluğu
Modern bilim, kâinatı, zahirî sebeplerle izah ederek açıklar. Modern bilim felsefecilerine göre, bilim, varlık ve hâdiselerin nasıl gerçekleştiğini, tabiatüstü bir güç ve kuvvete başvurmadan açıklamaya çalışır. Dolayısıyla modern bilimin açıklamaları, bir Yaratıcı'ya başvurmadan dünyadaki hayatın nasıl var olduğuna ve devam ettiğine dairdir. Modern bilimin bu yönde geliştirdiği teorilerden en başta geleni, evrim teorisidir. Bu teoride, bir Yaratıcı'ya yer verilmez. Evrim teorisi, cansız maddeden canlı hayata geçiş safhası dahil, canlıların nasıl ortaya çıktığına ve devam ettiğine dair tabiî sebeplere dayalı mekanizmaları, İlahî gücün varlığını hesaba katmadan, şans, zorunluluk ve tabiî seleksiyon kavramlarıyla açıklamaya çalışır.

Genbilim Yazar   
Okunma: 3179 kez
Modern bilim, kâinatı, zahirî sebeplerle izah ederek açıklar. Modern bilim felsefecilerine göre, bilim, varlık ve hâdiselerin nasıl gerçekleştiğini, tabiatüstü bir güç ve kuvvete başvurmadan açıklamaya çalışır. Dolayısıyla modern bilimin açıklamaları, bir Yaratıcı'ya başvurmadan dünyadaki hayatın nasıl var olduğuna ve devam ettiğine dairdir. Modern bilimin bu yönde geliştirdiği teorilerden en başta geleni, evrim teorisidir. Bu teoride, bir Yaratıcı'ya yer verilmez. Evrim teorisi, cansız maddeden canlı hayata geçiş safhası dahil, canlıların nasıl ortaya çıktığına ve devam ettiğine dair tabiî sebeplere dayalı mekanizmaları, İlahî gücün varlığını hesaba katmadan, şans, zorunluluk ve tabiî seleksiyon kavramlarıyla açıklamaya çalışır.


Darvin, kâinatta cereyan eden hâdiselerin, tabiî sebeplerle, özellikle "birçok şeyin tesadüfen bir arada gerçekleşmesi süreci ve yatkınlığı" olarak tanımlanan "şans" kavramı ile açıklanabileceğine inanmıştır. Şans kavramı, gündelik hayatta kullanılan anlamıyla, hedeflenen şeylerin, hâdiselerin beklenen seyri dışında sürpriz olarak cereyan etmesidir. Şans kavramının zıddı ise, iradî ve şuurdur, yani belli bir gayeye yönelik faaliyetlerden beklenen neticenin alınmasıdır. Diğer bir ifadeyle, belirli bir neticenin diğerine iradî veya algoritmik tercihi söz konusu olmadığı zaman şans akla gelir. Evrim teorisinin çeşitli versiyonları arasında, varyasyonlara (mutasyon ve tabiî seleksiyonla birlikte) dayalı olanı, üzerinde en çok spekülasyon yapılandır. Evrim teorisinde değişmeyen tek husus, Yaratıcı'nın varlığının ya göz ardı veya inkâr edilmesidir. Bu teoride, tabiattaki çeşitlilik, "tesadüfî bir oluş" süreciyle açıklanmaya çalışılmaktadır. Gözlem ve deney yoluyla tespit edilebilen her tabiat olayının açıklanmasında, kişinin irade ve niyetine bağlı olarak, hem tabiî, hem de tabiatüstü sebepler kullanılabilir. İmtihan yeri olan dünyada, her hâdise hem ilahî irade ve kudretin izni ve emri altında, hem de O'nun perde olarak koyduğu zâhirî ve tabiî sebeplerin kuralları içerisinde gerçekleşir. İlahî kudreti göz ardı ederek yapılan modern bilim açıklamalarında ise, şans ve şansa dayalı mekanizmalar çok sık kullanılır. Bilinen bir mekanizmanın muhtemel sonuçlarda rolü söz konusu değilse, herhangi bir hâdisenin şansa veya rastlantıya dayanan tesadüfî bir mekanizma ile gerçekleştiği ifade edilir. Tabiattaki hâdiseleri, şansa bağlı bir mekanizma ile açıklamak, mevcut açıklama tarzlarından sadece biridir. Modern bilimin kullandığı bu açıklamayı ciddiye almak için, kişinin ya ateist veya agnostik olması veyahut şans faktörünün gerçekleşmesi yönünde yeteri kadar güçlü bir ihtimalin bulunması gerekir. Matematik açısından ihtimallerin değerlendirilmesinde temel prensip, yüksek seviyede bir ihtimalin olmasıdır, yoksa, bu ihtimal elenip diğer ihtimaller göz önüne alınır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder